/

Modern Dönemde Kant’a Dair: Türkiye Kant Topluluğu ile Röportaj

3547 görüntülenme
21 dk okuma süresi
Eric Rose

Eric Rose

Ruprecht-Karls-Universität Heidelberg Üniversitesi Felsefe bölümünde Master öğrencisidir. 8 yıldır aktif biçimde Spektrum, Evrim Ağacı,, Philosophie Magazin platformlarında bilim ve felsefe yazarlığı yapmaktadır. Bunun yanında kendisine ait felsefe ve bilim blogu bulunmaktadır. Ağırlıklı çalışma alanları: Matematik Felsefesi, Fizik Felsefesi, Felsefede Doğa ve Zaman kavramı, Hermeneutik.

 

Önsöz

Bu röportaj, Kualia Analitik Felsefe dergisi yazarlarından Eric Rose ile Kırklareli Üniversitesi Felsefe Bölümü Öğretim üyesi Dr. Gamze Keskin arasında gerçekleşmiştir.

Dr. Gamze Keskin, Yüksek lisans derecesini“ Kant’ın Transsendental Mantık Anlayışı” doktora derecesini ise“ Kant Estetiği ile bağlantı içeren felsefe ve sanatta Romantizm sorunu” adlı tezleriyle tamamlamış , günümüze kadar gelen süreçte Immanuel Kant felsefesi üzerine birçok uluslararası hakemli dergide makaleler yazmıştır. Ayrıca kendisine ait “ Kant Estetiği ve Romantisizm” adını taşıyan kitapta bulunmaktadır.

Dr. Gamze Keskin, aynı zamanda Türkiye Kant Topluluğu kurucu koordinatörlerindendir.
Bu röportaj ile okuyucularımıza, modern dönemde Imannuel Kant düşüncesine dair aklımızda kalan bazı sorulara tekrar cevap bulmak ve ülkemizde varlığını sürdüren bu topluluğu daha yakından tanıtmayı amaçlamaktayız.

 

 

 

Eric Rose:  1. Kendi akademik çalışmalarınızın yanında aynı zamanda 10.01.2020  tarihinde kurulan Türkiye Kant Topluluğu koordinatörlerinden birisiniz. Bize bu topluluğu neden oluşturmak zorunda hissettiğinizden ve topluluğun neleri hedeflediğinden bahsedebilir misiniz?

 

Dr. Gamze Keskin :  Sevgili Eric. Öncelikle böyle bir diyalog kurmamıza imkân sağladığın için teşekkür ederim. Akademik çalışmalarımın önemli bir kısmını Kant felsefesi oluşturuyor ve yüksek lisans döneminden beri Kant felsefesini anlamaya çalışıyorum. Bu bir yolculuk bana kalırsa. Bu yolculukta çeşitli etkinliklerde Kant üzerine çalışan başka felsefecilerle tanıştım. Bu ortaklık bana her zaman kendimi iyi hissettirmiştir. Her ne kadar cemiyet adı konulmamış olsa da Türkiye’de Kant felsefesi üzerine çalışanlar zaten bir şekilde birbirlerinden haberdarlardı. Birlikte çalışmalar yapan, etkinlikler düzenleyen gruplar da vardı. Bir topluluğumuz olması, tıpkı uluslararası diğer Kant toplulukları gibi hep birlikte karar alabileceğimiz bir çatıyı bize sunmuş olacaktı. Dolayısıyla bu konudaki hevesimi Kant felsefesi çalışan diğer hocalarım ve arkadaşlarıma açtığımda aldığım destek ile birlikte ilerledik. Türkiye Kant Topluluğu’nun kurulmasının kısa hikayesini kendi perspektifimden bir yazı ile anlatmıştım: http://turkiyekanttoplulugu.org/?p=5526

Sorunun ikinci kısmına gelecek olursak, topluluk I. Çalıştay’da her zaman gelişmeye ve öneriye açık şekilde bazı amaçlar belirledi. Bu amaçlar şöyle sıralanabilir: “Topluluk, Immanuel Kant’ın felsefesi üzerine çalışanları/çalışacakları desteklemek ve Kant felsefesi üzerine yapılan çalışmalardan haberdar olmak/etmek amacını gütmektedir. Topluluğun diğer amaçları ise aşağıdaki gibidir:

  1. Kant düşüncesi üzerine yapılan çalışmaları teşvik etmek ve daha ileriye götürmek
  2. Türkiye’de Kant felsefesi üzerine çalışan, kariyerlerinin çeşitli basamaklarındaki pek çok kişiyi bir araya getirip etkileşimi sağlayacak çeşitli etkinlikler (bölgesel çalıştaylar, yıllık konferanslar, paneller, çeviri grupları, yaz okulları vb.) organize etmek
  3. Kant’ın önemli eserlerinin Türkçeye kazandırılması için inisiyatif almak
  4. Kant felsefesi kavramlarının tartışılacağı çalıştaylar düzenlemek; söz konusu kavramlara önerilen Türkçe karşılıkları derlemek ve topluluk üyelerinin dikkatine sunmak.”

 

Eric Rose:  2. Türkiye Kant Topluluğu, uluslararası hedeflere sahip midir? İleride uluslararası projeleriniz olacak mı?

 

Dr. Gamze Keskin :  Türkiye Kant Topluluğu uluslararası etkinlikler düzenlemeyi planlamaktadır. Bir araya geldiğimiz ve kuruluşumuzu gerçekleştirdiğimiz ilk toplantımızdan sonra patlak veren küresel pandemi bizim de çalışmalarımızı ve planlarımızı diğer her alanda olduğu gibi etkiledi elbette. Biz de sürece adapte olmaya çalışıyoruz. Dünyadaki diğer Kant topluluklarına kurulduğumuzu bildirdik. İyi niyetli, güzel dilekler içeren ve iş birliğine açık mesajlar aldık. Şu anda hali hazırda planlanmış bir uluslararası etkinliğimiz olmasa da hedeflerimiz arasında bulunduğunu ve iletişimde olduğumuzu söyleyebilirim.

 

Eric Rose:  3. Immanuel Kant’ın 21.yüzyılda bile hala önemli bir düşünce sistematiğine sahip olduğu kabul edilerek  yeni bir düşünce için yüzleşilmesi gereken filozoflardan biri olarak gösterilir. Immanuel Kant’ın düşüncesi 21.yüzyılda hala geçerli olabilir mi?

 

Dr. Gamze Keskin :  Bana kalırsa Kant, felsefesini inşa ettiği dönemden beri bizlere cevap sunmaya devam ediyor. Çünkü Kant’ın ele aldığı problemler ve sunduğu çözümler, yalnızca kendi dönemini kapsamıyordu. Kendisinden önceki geleneğe getirdiği eleştirinin boyutu öylesine büyüktü ki, sanki Kant ile birlikte düşüncenin tarihsel akışı bir ‘reset’lenme yaşadı. Bana kalırsa biz bu resetlenme ile başlayan yeni bir akışın devamındayız. Bu sebeple hala Kant’ın düşüncesi bize bugün de aradığımız cevapları sunabiliyor.

 

Eric Rose: 4. Türkiye Kant Topluluğu katılımı kimlere açıktır? Bir okuyucu bu girişime katkı sağlamak isterse nasıl bir süreç izlemelidir?

 

Dr. Gamze Keskin:  Türkiye Kant Topluluğu’nun kapısı Kant felsefesi ile ilgili olan herkese açıktır. Daha önce de değindiğim üzere çalışmalarımız pandemi nedeniyle biraz kesintiye uğradı. Resmî bir dernek olma konusundaki hedefimizi yeniden değerlendirmek üzere bir yıllığına askıya aldık. Şu anda topluluk olarak ilerlemek üzere çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Yakın zamanda topluluğa üye olma kriterlerimizle ilgili duyuruyu paylaşacağız. Şu anda yapılanma sürecimiz devam ediyor. Ancak topluluktan haberdar olmak isteyenler web sitemizden mail grubuna üye olabilirler. Etkinliklerimizi aktif bir şekilde web sitemizden duyuruyoruz. Bunun dışında sosyal medya hesabımız (twitter’da @KantTurkiye) üzerinden de duyurularımızı takip edebilirler. Topluluğa katkı sağlamak isteyen kişiler de önerilerini her zaman [email protected] ya da [email protected] üzerinden bize ulaştırabilirler.

 

Eric Rose: 5. Artık sizin uzmanlığınıza danışmak istediğim ve cevaplarınızı merakla beklediğim sorularıma başlamak istiyorum; Düşünce tarihi içerisinde Estetik (die Ästhetik) ve Sanat (die Kunst) kavramları arasında bir ayrım var mıdır? Yoksa birbirleriyle kaçınılmaz bir bağa mı sahiplerdir?

 

Dr. Gamze Keskin:  Bu iki kavramı düşünce tarihi içinde ele alacaksak estetiği, sanattan ayırarak ele almak gerekebilir. Çünkü tarihsel olarak ele aldığımızda farklı kullanımları olduğuna şahit oluruz. Estetik kavramın ilk kullanımına baktığımızda aisthesis, duyum ya da algı anlamında kullanılır. Bu kullanımda henüz felsefi estetikten bahsedemeyiz. Bunun için 18. yüzyılı beklememiz gerekir. Estetiği yine duyum ve algı anlamıyla kullanıp, ona felsefede özerk bir alan sağlama çabasına girişen kişi Alexander Baumgarten’dır. Metafizik ve Estetik adlı eserlerinde duyusal bilginin bilimi anlamında estetik, felsefenin bir alt disiplini olarak tanımlanır. Öte yandan sanat kavramı, felsefi estetikten daha eski bir geçmişe sahiptir. Ancak bu iki kavram söz konusu olduğunda sınırların olmadığını ve aralarında girift bir ilişki olduğunu kabul etmek gerekir. Zira ikisini birleştiren, sıklıkla birlikte anılmalarına neden olan bir kavram daha vardır: güzel.  Aristoteles’in felsefede yaptığı bölümlemeyi anacak olursak (teorik, pratik ve poetik) estetik her zaman yaratma ile ilişkilendirilmiştir ve bu bakımdan sanatla birlikte anılmaları da kaçınılmaz olmuştur. Estetik zaman içinde sanatın kurallarını, güzel kavramını ve beğeninin ilkelerini kendisine konu edindi. Önceleri bilimsel bir sanat öğretisi olarak da adlandırılan estetik, Hegel ile birlikte estetik=sanat felsefesi olarak da anılmaya başlar. Çağdaş estetikte ise özellikle Rancière ile birlikte ‘siyasetin estetiği, estetiğin siyaseti’ söylemi üzerinden estetikte yeni bir perspektif temellendirilir. Ancak yine bu perspektif de sanattan bağımsız değildir.

 

Eric Rose: 6. Immanuel Kant’ın  Sanat felsefesine getirdiği katkılar nelerdir? Neden Immanuel Kant’ı, bilimin metafiziğine ve epistemolojiye yaptığı katkılarla sınırlandırma genellemesine gidiyoruz?

 

Dr. Gamze Keskin:  Bu benim de hayıflandığım konulardan birisidir aslında. Metafizik ya da ahlak üzerine konuşmanın estetikten daha ‘önemli’ olduğu ile ilgili bir önyargı ya da estetik üzerine çalışan kişilerin azlığından kaynaklanıyor olabilir. Öte yandan Kant’ın geleneksel metafiziğe karşı açtığı savaş ve inşâ ettiği sistem o kadar yankı uyandırmış  ve büyük yıkım yaratmıştır ki, bana kalırsa bu sebeple estetik konusundaki görüşleri metafizik ya da ahlakın gölgesinde kalmıştır. Benim bu konudaki görüşüm aslında Kant’ın estetik konusunda da yeni bir Kopernik devrimi gerçekleştirdiği yönünde. Estetik, Kant’ın selefi Baumgarten ile duyusal bilginin bilimi olarak tanımlanıyor ve şiir üzerinden bir ‘beğeni’ kavramı ekseninde ilişkilendiriliyor. Ancak hâlâ estetiğin üzerinde mantığın yani aklın gölgesi var. Baumgarten’da estetik hala prangalar altında. Kant, estetiğe esas özerkliğini ve öznelliğini kazandıran düşünürdür. Çağdaş estetik tartışmalarının bir kısmı hâlâ Kant’ın estetiğine referansla sürdürülüyor. Bana kalırsa bu Kant’ın zamansızlığını gösteriyor.

 

Eric Rose: 7. Estetik Yargı nedir? Immannuel Kant düşüncesinde, Beğeni (der Geschmack) sanat nesnesinin estetik yargılanmasından önce mi yoksa sonra mı ortaya çıkar? Estetik yargıda beğeni yargısının ( Geschmacksurteil ) konumu nedir?

 

Dr. Gamze Keskin:  Kant felsefesinde estetik yargının, Yargı Gücünün Eleştirisi’nin önsözünde ele alınırken beğeni yargısının yerine de kullanıldığını görüyoruz. Bu kafa karıştırıcı olsa da Kant’ın estetik yargı ile kastettiği güzel (beğeni) ve yüce üzerine yargılardır.  Beğeni yargısı, anlama yetisi ve hayal gücünün özgür oyunu sonucunda doğan uyumun verdiği haz neticesinde doğar. Yüce üzerine yargılarda ise uyum söz konusu değildir. Bu sefer akıl ile hayal gücü arasındaki bir çatışma, sancılı bir sürecin sonunda estetik yargıda bulunulur

 

Eric Rose: 8. Immanuel Kant düşüncesinde, bir sanat ürünü mükemmel (die Vollkommenheit) olabilir mi ?

 

Dr. Gamze Keskin:  Kant’ın hem sanat eserini hem de beğeni yargısını mükemmellik kavramından sakınarak temellendirdiğini düşünüyorum. Hatta Baumgarten’ın duyusal bilginin mükemmelliğini güzel olarak adlandırması nedeniyle bu kavramdan belirli bir niyetle uzak durmuş bile olabilir. Ancak elbette bu bir tahmin… Belki şunu ekleyebilirim. Mükemmellik değil ancak Kant’ın sanatlar arasında hiyerarşik bir konum belirlediğini biliyoruz. Yargı Gücünün Eleştirisi’nde sanatlar (dehanın) estetik ideleri en yüksek seviyede ortaya çıkarabilmesi bakımından bir dereceye tabi tutulur. Bu hiyerarşide şiiri en yukarıya yerleştirir. Ancak Kant’ın yeterince müzik sanatı üzerine tecrübesi olmaması müziği de en alt konuma yerleştirmesi bakımından bir talihsizlik sayılabilir.

 

Eric Rose: 9. Görme duyumuzla yargıda bulunamadığımız ama yine de sanatsallığı üzerine yargılarda bulunduğumuz sanat nesneleri de vardır. Örneğin Müzik. Bir müzik nesnesi olan notalar üzerine nasıl estetik yargıda bulunabiliriz?

 

Dr. Gamze Keskin:  Bana kalırsa notaları bilmeden de estetik yargıda bulunabiliyoruz. Zira bir bestenin biçimini anlatacak nota dizeleri benim önümde duruyor olsa da onu okuyabilir düzeyde olmadığım için benim için bir şey ifade etmeyecektir. Aynı notaları okuyup, sahnede icra eden bir orkestranın dinleyicisi olduğumda ise durum değişebilir ve estetik yargıda bulunabilirim.

 

Eric Rose: 10.  Modern fiziğin, bilimsel nesnenin bilimsel olabilmek için matematiksel olması gerekir görüşü, belli öncüllerinde zorunlu kabulünü şart koşmaktadır. Bunlardan birisi de matematiksel nesnenin ve dolayısıyla bilimsel bir çıkarımın estetiksel olarak güzel (die Schönheit) olması gerektiğidir.  Matematiksel bir denklem güzel olabilir mi?

 

Dr. Gamze Keskin:   Kant’a göre güzel özneye dışsal olduğu gibi nesneye de ait değildir. Beğeni yargısının ilişki momentinde bunu nesnenin biçimi üzerinden açıklar. Biçimli nesnenin öznede haz uyandırması ile özne beğeni yargısında bulunur. Güzel ise nesne ile özne arasındaki ilişkide doğar. Matematiksel nesneyi nasıl tanımladığımız dolayısıyla burada önemli olacaktır. Kant’ın açıkça matematiksel nesnelerin de güzel olarak yargılanabileceğine dair bir ifadesine denk gelmedim. Burada yorumlama yapmayı deneyeceksek belki öncesinde şu soruyu cevaplamaya çalışmalıyız. Eğer biçimi olan bir nesne -söz gelimi çerçevedeki bir resim ya da heykel- ile özne arasındaki ilişkide güzel doğuyorsa, matematiksel nesneler de bu örneklerdeki gibi biçimli bir nesne midir?

 

2 Comments

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Sonraki Makale

Arap ve İslam Felsefesinde Yunanca Kaynakların Yeri (Stanford Felsefe Ansiklopedisi)

Önceki Makale

Şüpheci Teizm – Justin P. McBrayer