/

Tartışmayı Özgür Kılmak -Peter Singer

1548 görüntülenme
10 dk okuma süresi
Kualia Analitik Felsefe

Kualia Analitik Felsefe

Çeviri: Orçun Özkoca

Yeni bir akademik dergi, yazarların ölüm tehdidine ve tacize uğrama ya da kariyerlerine geri dönülemez bir şekilde zarar verme riskinden kaçınmak için mahlas kullanmalarına izin veriyor. Bu seçenek, baskıcı diktatörlükler olarak değerlendirilemeyecek ülkelerde bile gerekli hale geldi.

Demokratik ülkelerde akademik özgürlüğe yönelik tehdidin öncelikle sağ siyasetten geldiği bir dönem vardı. Yirminci yüzyılın başlarında Amerika Birleşik Devletleri’nde ifade özgürlüğünün simge isimlerinden biri olan Scott Nearing, Pennsylvania Üniversitesi’nde sol eğilimli bir ekonomistti ve yaptığı sosyal adalet aktivizmi üniversitenin mütevelli heyetindeki bankacılar ve şirket liderlerinin pek hoşuna gitmediği için görevine son verilmişti. Elli yıl sonra, McCarthy döneminde, pek çok kişi sol fikirleri destekledikleri için kara listeye alındı ya da işten çıkarıldı. 1999 yılında Princeton’a geldiğimde, Steve Forbes (o sırada Cumhuriyetçilerin başkan adaylığı için kampanya yürütüyordu) insan yaşamının kutsallığına ilişkin geleneksel doktrini eleştirmemden rahatsız olduğu için atamamın iptal edilmesini istedi. Ancak bugün, ifade ve tartışma özgürlüğüne yönelik muhalefetin çoğu tam tersine soldan geliyor. Rebecca Tuvel’in 2017 yılında feminist felsefe dergisi Hypatia‘da “In Defense of Transracialism” başlıklı bir makale yayınlaması bunun bir örneğidir. Tuvel’in makalesi, kişinin cinsiyetini seçme hakkını güçlü bir şekilde destekleyen insanların benzer bir ırk seçme hakkını neden reddettiklerini soruyordu. Bu yazının ardından birçoğu akademisyen olmak üzere 800’den fazla kişi Hypatia’nın makaleyi geri çekmesini talep eden bir bildiri imzaladı. Kadrosu olmayan genç bir kadın akademisyen olan Tuvel’in görevden alınması için de çağrılar yapıldı. Feminist bir felsefeci ve yukarıda bahsettiğim mektubu yazan kolektifin bir üyesi olan Shannon Winnubst, bunu “bu tür bir akademik yaklaşımın marjinal gruplara, özellikle de siyah ve trans akademisyenlere verdiği zararı” bildiği için yaptığını açıkladı. Winnubst, Tuvel’in argümanını çürütmeye çalışmıyordu, yalnızca bunun bazılarına zarar verebileceğini söylüyor ancak zararın niteliğini ve ciddiyetini belirtmiyordu. John Stuart Mill’in Özgürlük Üzerine‘de ifade ve tartışma özgürlüğüne ilişkin klasik savunusuyla daha net bir tezat hayal etmek zor olurdu. Mill, ifade özgürlüğüne izin vermenin hakaretlere neden olacağı yönündeki itirazı değerlendirir ancak “bir kişinin kendi düşüncesine yönelik hissi ile bu düşünceye sahip olmasından rahatsız olan bir başkasının hissi arasında hiçbir denklik yoktur; tıpkı bir hırsızın bir çantayı çalma arzusu ile çantanın sahibinin onu koruma arzusu arasında olduğu gibi.” Mill’in kurduğu paralelliği ister kabul edelim ister reddedelim, en azından bir görüşün bazı insanları rahatsız edebileceği gerçeğinin onu bastırmak için yeterli bir neden teşkil ettiğini varsaymak net değildir. Böyle durumları bu denli ciddiye almak, çeşitli etik, siyasi ve dini konularda ifade özgürlüğünün kapsamını büyük ölçüde daraltacaktır.

Journal of Controversial Ideas, hakemli ve disiplinler arası bir akademik dergidir. Başvurular, editörün hakemlerden olumlu tavsiye alma şansı olmadığına karar verdiği makalelerin hariç tutulduğu bir ilk kontrolden geçmelidir. Özet olarak reddedilmeyen makaleler, makalenin konusuyla ilgili uzmanlara incelenmek üzere gönderilir. Hakemler daha sonra başvuru sürecindeki makalenin tartışmalı bir fikri tartışıp tartışmadığını ve tartışmalı ise bu fikre ilişkin kanıtların gücünü veya argümanın titizliğini değerlendirir. Yani, sadece vardıkları sonuçları iyi bir şekilde savunan başvurular kabul ediliyor. Yayın için diğer kriterler, (1) makalelerin polemik niteliğinde olmaması, (2) fikirlerin ve argümanların kaynağı olan kişilerin değil, yalnızca fikir ve argümanların eleştirilmesi. Tüm bunlar, tartışmalı fikirlere özel odaklanılması dışında, çoğu akademik dergi için geçerlidir. Ancak Journal of Controversial Ideas’ı farklı kılan, yazarların bir mahlas kullanma seçeneğine sahip olması ve böylece tartışmalı fikirleri savundukları takdirde korkabilecekleri çeşitli sindirme biçimlerinden korunmalarının sağlanmasıdır. Eğer daha sonraki bir tarihte makalelerinin yazarı olarak tanınmak isterlerse, kimlikleri teyit edilebilmektedir. Örneğin, ilk sayıda yer alan on makaleden üçü takma isimle yayınlanmıştır. Derginin bir diğer önemli özelliği de internet bağlantısı olan herkesin dergiyi ücretsiz ve reklamsız olarak okuyabilmesidir. Editörler, daha sonra yanlış veri veya intihal içerdiği gösterilmedikçe, bir makaleyi geri çekmek için kamuoyu baskısına boyun eğmeyeceklerini taahhüt etmişlerdir. Dergi sadece online olduğu için editörler herhangi bir kurum ya da yayıncıya borçlu veya minnettar değildir. Bunun yanında, fade özgürlüğünün kısıtlanması konusundaki endişelerimizi paylaşan çok çeşitli bağışçılardan mali destek alıyoruz, bu nedenle belirli bir bağışçının veya bağışçı grubunun iyiliğine de bağlı değiliz. (Destekçilerimize buradan katılabilirsiniz.)

Yazarları düşünce özgürlüğüne yönelik tanımladığımız engellerden korumaya çalışırken, dünyanın pek çok yerinde tartışmalı fikirleri, özellikle de hükümetleri veya baskın bir dini eleştiren fikirleri ifade etmenin daha da yüksek bir maliyeti olduğunu unutmamalıyız. Risk Altındaki Akademisyenler Ağı’nın Akademik Özgürlük İzleme Projesi, 10 Mayıs 2021’e kadar geçen 12 aylık dönemde akademisyenlere, öğrencilere ve üniversitelere yönelik 66’sı öldürme, şiddet eylemi veya kaybolma ve 92’si hapis cezası olmak üzere 259 saldırı gerçekleştiğini bildirmektedir. Bu vakaların çoğundan Çin, Rusya, Türkiye, İran ve darbe sonrası Myanmar sorumludur. Ancak fikirleri ifade etmek, baskıcı diktatörlükler olarak düşünmediğimiz ülkelerde bile uzun süreli hapis cezalarına yol açabiliyor. Bu yılın başlarında Tayland’da, Anchan olarak bilinen bir kadın, monarşiyi eleştiren bir podcastin ses kliplerini sosyal medyada paylaştığı için 43 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Fikirlerini kendi adlarıyla yayınladıkları için hapis, tehdit, taciz, gözdağı veya kariyerlerine zarar gelmesiyle karşı karşıya kalan kişileri, fikirlerini bize bir mahlasla göndermeye davet ediyoruz. İyi savunulmuş fikirler, yazarın gerçek adı olmadan da kendi başlarına ayakta durabilir ve değerlendirilebilir.

Kaynak: https://www.project-syndicate.org/commentary/pseudonyms-to-uphold-open-intellectual-discourse-by-peter-singer-2021-05

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Sonraki Makale

Münakaşa Sanatı – Ian Leslie

Önceki Makale

Max Weber: Demir Kafes Olarak Kapitalizm -Michael Löwy