/

Tanrı Geleceği Bilebilir Mi? – Steven M. Cahn

3664 görüntülenme
18 dk okuma süresi
Damla Belemir Aydın

Damla Belemir Aydın

Bilkent Felsefe’de eğitimine devam etmekte. Genellikle din felsefesiyle ilgilenir. Fransız edebiyatını ve sinemasını seviyor. Sanat tarihi, mitoloji ve fotoğrafçılık hobileri.

Tanrı Geleceği Bilebilir Mi?

Kaynak metin: “Does God Know The Future?” (Burada çevirisi yapılmış olan bu makale, Steven M. Cahn’ın editörlüğünü yaptığı “Exploring Philosophy of Religion” adlı derlemeden alınmıştır.)

Yazan: Steven M. Cahn

Çeviren: Damla Belemir Aydın

Bu bölümde, bu kitabın editörü ve The City University of New York Graduate Center’da Felsefe Profesörü olan Steven M. Cahn, eğer özgür irademiz varsa, Tanrı’nın gelecekteki seçimlerimizin sonucunu bilemeyeceğini savunuyor. St. Augustine de dahil olmak üzere geçmişteki büyük filozofların bir dizi itirazına karşı bu görüşü savunduktan sonra Chan, Gersonides’in, Tanrı’nın vereceğimiz kararları bilmiyor olmasına rağmen, gereğine uygun şekilde her şeyi bilen olarak tanımlanabileceği görüşünü savunarak devam ediyor.

Tesniye Kitabında Tanrı, İsrail halkına şöyle der: “Önünüze yaşam ve ölümü, lütuf ve laneti koydum. Yaşamı seçin -eğer sizler ve soyunuz yaşayacaksa… [1]” Tanrı, insanların hangi seçeneği seçeceğini biliyor muydu? Eğer biliyorsa, insanların seçimleri nasıl özgür olabilirdi? Çünkü Tanrı, eğer onların yaşamı seçeceklerini bilseydi, onların ölümü seçmiş olması Tanrı’nın bilgisi yalanlardı -ki bu imkansızdır. Tanrı onların ölümü seçeceklerini bilseydi, yaşamı seçmiş olmaları da Tanrı’nın bilgisini yalanlardı. Ama Tanrı insanlara samimi bir seçim şansı sunuyor. Yani Tanrı bile onların nasıl seçim yapacaklarını bilmiyor.

Ben bu argümanı ikna edici buluyorum, ancak birçok önemli düşünür bunun sağlam bir argüman olmadığına inanıyor. Aşağıda, kısaca onların itirazlarının bazı örneklerini ve bunlara cevaplarımı sunacağım. 

  1. İtiraz: “Hafızanız nasıl geçmişi gerçekleşmeye zorlamıyorsa, Tanrı’nın olacakları önceden bilmesi de geleceği gerçekleşmeye zorlamaz.”  Diye savunuyor St. Augustine [2].

Yanıt: Şüphesiz, bir olayın meydana geldiğini hatırlamam o olayın meydana gelmesine neden olmaz ve Tanrı’nın bir olayın meydana geleceğini önceden bilmesi de o olayın meydana gelmesine yol açmaz. Ama bir olayın meydana geldiğini bilirsem, onun oluşumunu değiştirmek gücüm dahilinde değildir. Sadece değiştirmeyeceğim de değil, değiştiremem. Benzer şekilde, eğer Tanrı bir olayın meydana geleceğini biliyorsa, o zaman o olayın oluşumunu değiştirmek Tanrı’nın yetkisi dahilinde değildir. Tanrı’nın her şeye gücünün yettiğini varsayarsak bile, Tanrı yalnızca mantıksal olarak mümkün olanı yapabilir, çünkü mantıksal olarak imkânsız olan tutarsızdır ve tutarsız bir iş, aslında bir iş değildir. Bu nedenle, eğer bir olay meydana gelecekse, Tanrı onun meydana gelmesine neden olmasa bile, Tanrı’nın onun meydana gelmesine izin vermesi mantığa bağlıdır. Kısacası bilgi olayların gerçekleşmesine neden olmaz, ancak olaylar kesin bilgisi ile verildiğinde bunların gerçekleşmesi kaçınılmazdır.

  • İtiraz: “İki kişi arasındaki ilişkinin samimiyetini, birinin diğerinin eyleminin ön bilgisi ile, her iki durumda da birinin veya diğerinin özgürlüğünün bu nedenle tehlikeye girdiğini varsaymaksızın tahmin ediyoruz. Dolayısıyla, ilahi önbilgi bile özgürlüğü tehlikeye atamaz.” Alman teolog Friedrich Schleiermacher böyle diyor [3].

Yanıt: Başkalarının ne yapacağına dair güçlü bir inançtan fazlasını nadiren iddia ederiz, çünkü tahminimiz ne kadar muhtemel olursa olsun, yanlış olduğu kanıtlanabilir. Ancak bilgiye sahip olduğumuzda, bu özgür seçimle uyuşmaz.Örneğin, hepimiz öleceğimizi biliyoruz. Buradan, sonsuza kadar hayatta kalmanın hiç kimsenin gücü dahilinde olmadığı sonucu çıkar. Sadece öleceğimizi değil, aynı zamanda ne zaman, nerede ve nasıl öleceğimizi bilseydik, o zaman bilinen zamanda, yerde ve şekilde ölümden kaçınamazdık. Güçlü inançlar yalanlanabilir, ancak bilgi yalanlanamaz.

  • İtiraz: “Öyleyse, Tanrı iradelerimizin gücü dahilinde ne olacağını önceden bildiği için, hiçbir şeyin irademizin gücünde olmadığı doğru değildir. Çünkü Tanrı bunu önceden bildiği zaman, hiçbir şeyi önceden bilmiyor değildir. Bu nedenle, bunun bizim irademizin gücü dahilinde olacağını önceden bilen kişi, hiçbir şeyi önceden bilmiyor değil, bazı şeyleri önceden biliyordur, öyleyse bazı şeylerde Tanrı’nın önceden bilgisi olmasına rağmen, bunların bizim irademizin gücünde olduğu açıktır.” Diyor (yine) St. Augustine [4]. 

Yanıt: Bu akıl yürütme, neyin kanıtlanması gerektiğini varsayarak asıl soruyu akla getiriyor. Tanrı özgür seçimlerimizi önceden bilse de seçimlerimiz özgür olur. Ama Tanrı özgür seçimlerimizi önceden bilebilir mi? Başlangıçta sunduğum argüman, Tanrı’nın özgür seçimlerimizi önceden bilemeyeceği sonucuna varıyor. Basitçe, böyle bir ön bilginin olasılığını varsaymak, argümana karşı bir önem arz etmez ve argüman içinde bir hata oluşturmaz. 

  • İtiraz: “Tanrı ebedi bir şimdiki zamanda yaşadığı için, O’nun bilgisi zamanın tüm hareketlerini aşar ve şimdiki zamanının basitliğine sadık kalır. Geçmişin ve geleceğin sonsuz alanını kuşatır ve her şeyi sanki şimdi gerçekleşiyormuş gibi basit bir kavrayışla kabul eder. Bu nedenle, Tanrı’nın her şeyi ayırt ettiği önbilgi hakkında düşünecek olursanız, haklı olarak bunu gelecekteki olayların bir ön bilgisi olarak değil, asla değişmeyen bir şimdiki zamanın bilgisi olarak kabul edeceksiniz.” Romalı filozof Boethius da böyle savundu [5].

Yanıt: Diğer seçimlerimizden önce belirli seçimler yaparız. Aslında, belirli seçimler diğerlerinin var oluşuna dayanır. Örneğin, boşanma tercihi, evlenmek için önceden bir seçim yapılmış olmasını gerektirir. Tanrı’nın zamanı aştığı iddiası ile (bu belirsiz bir iddiadır) kastedilen ne olursa olsun, Tanrı muhtemelen bazı seçimleri diğerlerinden önce yaptığımızı bilir. Bu yüzden Tanrı zamanı hesaba katar. Kuşkusuz, Tanrı’nın geleceği bizim şimdiki zamanı gördüğümüz kadar net görmesi gerekir. Ancak Tanrı’nın bilgisinin açıklığına başvurmak, yalnızca bu bilginin neden henüz yapmadığımız seçimlerin özgürlüğü ile uyumsuz olduğunun altını çizer. 

  • İtiraz: “Tanrı’nın bilgisinin gerçek doğasını bilmesek de … yine de biliyoruz ki … var olan şeylerin hiçbiri O’ndan gizli değildir ve O’nun onlarla ilgili bilgisi onların doğasını değiştirmez, ancak olası olan doğalarını bir olasılık olarak korur. Bu sıralamada çelişkili görünen herhangi bir şey, sadece adından başka O’nun ilmiyle hiçbir ortak yanı olmayan bilgimizin yapısı yüzündendir.” Orta Çağ Yahudi bilgesi İbn Meymūn (Maimonides) böyle söyledi [6].

Yanıt: Tanrı’nın bilgisinin insan bilgisiyle hiçbir ortak yanı yoksa, o zaman Tanrı’nın bilgisi, insan bilgisinin aksine, bilinenlerin doğruluğunu belirtmeyecektir. Öyleyse, doğası ne olursa olsun, Tanrı’nın bilgisi özgür seçimle uyumlu olabilir, ancak bu, bir anlamda orijinal argümanla ilgili olmayabilir. Kullandığımız kelimelerin anlamını kavramazsak, anladığımız iddialarda bulunmak için onları kullanamayız.  

Başladığım argümanın tüm eleştiriler karşısında sürdürülebileceğini (ve her iki tarafta da çok daha fazlasının söylenebileceğini) varsayarsak, bu, Tanrı’nın her şeyi bilmediği anlamına mı gelir? Eğer bazı yorumcuların Aristoteles’e atfettiği görüş benimsenirse [7], gelecekteki seçimlerle ilgili ifadelerin ne doğru ne de yanlış olduğu, ama şu anda belirsiz olduğu görüşü benimsenirse, hayır. Bu görüşe göre, bu kitabın tamamını okumayı bitireceğiniz de bitirmeyeceğiniz de doğru değildir. Siz karar verene kadar mesele belirsizdir.

Orta Çağ Yahudi filozof Gersonides’in savunduğu gibi, her şeyi bilmek, her doğru ifadeyi bilmektir. Çünkü tüm kitabı okumayı bitireceğiniz ve bitirmeyeceğiniz doğru değildir, ancak konunun belirsiz olduğu doğrudur, her şeyi bilen bir varlık okumayı bitireceğinizi veya bitirmeyeceğinizi bilmez, ancak tüm gerçeği, yani konunun belirsiz olduğunu ve özgür seçiminize bağlı olduğunu bilir. 

Böylece Tanrı’nın her şeyi bilen olduğunu varsayarsak, Tanrı evrenin tüm fiziksel yapısını bilir, ancak özgür seçimlerin sonucunu bilmez. Gersonides’in yazdığı gibi, “Tanrı’nın, hangi olası sonucun gerçekleşeceğinin bilgisine sahip olmadığı gerçeği, Tanrı’da herhangi bir kusur olduğu anlamına gelmez (Tanrı bizi kutsasın). Çünkü bir şeyin eksiksiz bilgisi, o şeyin gerçekte ne olduğunun bilgisidir; o şey olduğu gibi anlaşılmazsa, bu bilgi değil, hatadır. Dolayısıyla Tanrı bunları olabilecek en iyi şekilde bilir… [8]”

Başka bir deyişle, Tanrı İsrail halkına hem yaşamı hem de ölümü sunduğunda, Tanrı her şeyi bilen olmasına rağmen hangi seçimi yapacaklarını bilmiyordu. Tanrı bilinebilir olan her şeyi, tüm gerçeği biliyordu. Ancak tüm gerçek, yaşam ya da ölüm seçiminin İsrail halkına bağlı olduğuydu. Kararlarından onlar sorumluydu. Tanrı, özgürlüklerini kullanmalarının sonucunu bekledi ama öngöremedi. 

Bazıları bu görüşü sarsıcı bulabilir, çünkü bu görüş, Tanrı’nın bilgisinin bir anlamda eksiksiz olmasa da, gelecekle ilgili tüm sorulara kesin cevaplar içermediğini ima eder. Ancak, Gersonides gibi ben de bu sonucu Kutsal Yazılarla tutarlı buluyorum. Gersonides’in yazdığı gibi,

“Tanrı (bizi kutsasın), peygamberler aracılığıyla, kötü talihi çekmek üzere olan insanlara, bu cezayı önlemek için yollarını düzeltmelerini emreder… Bu da, Tanrı’nın gelecekteki olaylar hakkında bildiklerinin meydana gelmesinin gerekli olmadığını bildiğini gösterir [9].”

Kısacası, ilahi uyarılar belirsiz sonuçlar anlamına gelir.

Bir itirafla bitireceğim. Bazı İncil pasajları, benim iddia ettiğimin aksine, Tanrı’nın geleceği, gelecekteki özgür seçimlerin sonuçları da dahil olmak üzere tüm ayrıntılarıyla bildiğini öne sürüyor olabilir. Bu tür metinsel kanıtlar sunulsaydı, nasıl cevap verirdim? Gersonides’in dediklerini tekrarlayabilirdim: “Tevrat’ın gerçek anlamı akıl ile fark gösterirse, bu pasajları aklın taleplerine göre yorumlamak gerekir [10].” Bu tür yorumları geliştirme görevini gerekirse başkalarına bırakabilirim.

Notlar:

[1] Tanakh: The Holy Scriptures (Philadelphia: Jewish Publication Society, 1988), Deuteronomy 30:19.

[2] On Free Choice of the Will, trans. Thomas Williams (Indianapolis: Hackett Publishing Company, 1993), Book III, sec.4, p.78.

[3] The Christian Faith, eds. H.R. Mackintosh and J.S. Stewart (Edinburgh: T. and T. Clark, 1928), p.228.

[4] The City of God Against the Pagans, trans. R.W. Dysen (Cambridge: Cambridge University Press, 1998), Book V, sec.10, p.205.

[5] The Consolation of Philosophy, trans. Richard Green (New York: Library of Liberal Arts, 1962), Book 5, prose 6, p.116.

[6] The Guide of the Perplexed, trans. Chaim Rain (Indianapolis: Hackett Publishing Company, 1995), p.163.

[7] See, for example, Richard Taylor, “The Problem of Future Contingencies,” The Philosophical Review 66 (1957), pp.1-28.

[8] The Wars of the Lord, trans. Seymour Feldman (Philadelphia: Jewish Publication Society, 1987), vol.2, p.118.

[9] Ibid., p.118.

[10] Ibid., p.98.

2 Comments

  1. Tanrı, olası tüm seçimleri bilir. Bireylerin hangi seçimi yapacağını da bilir.

    Seçimi yapmak yine de bireyin elindedir.

    Tanrı seçime iyi ya da kötü atfetmez. Bireyleri sınamaz. Burası bir sınav yeri değildir.

  2. Birincisi Tanrı’yı Hıristiyanlık-Yahudilik penceresinden ele almak aslında bizi tahdit eder.
    Tanrı’yı doğru anlamamız gerekmekte. Kaldı ki, aslında Batı felsefesi bundan muzdariptir. Zira din ve Tanrı’yı Hıristiyanlık ve Paganlık üzerinden anlar. Felsefeyi ithal eden diğer milletler de dini bu şekilde okumak mecburiyetinde kalıyor. Dönemin papazı zamanın filozofu olarak kabul edilirken, aynı zamanda dünyanın herhangi bir yerinde eser vermiş biri Batı fikrinde yer bulamaz. Bu kişi ne yazık ki insanlığa katkı verememiş biridir Batı gözünde. O yüzden Tanrı mevzuu gibi büyük meseleleri “Ahit”ler üzerinden ele alıyorsak o halde umumi hükümlerden de imtina etmemiz gerekir.
    Tanrı dediğimiz varlık için geçmiş-gelecek diye bir şey söz konusu değil. En büyük hatamız burada. Tanrı zaman-mekan içine girebilecek bir varlık değil. Bizim gelecek dediğimiz şey bizim için gelecektir. Tanrı’yı yanlış anlamaya devam ediyoruz.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Sonraki Makale

Kuram ve Biyoetik (Stanford Felsefe Ansiklopedisi)

Önceki Makale

Arap ve İslâm Düşüncesinde Nedensellik (Stanford Felsefe Ansiklopedisi)